top of page

Çene Cerrahisinde Sedasyon ve Genel Anestezi



Sedasyon ve genel anestezi prosedürleri 19. yüzyılın sonlarından beri Genel Diş Hekimlerinin ve Ağız ve Çene Cerrahlarının klinik rutininde önemli bir parça olmuştur. Çene cerrahisindeki tedavilerin büyük bir bölümü, ek anestezi gerektirmeyen “ayaktan tedavi” statüsünde lokal anestezi altında yapılmaktadır. Bununla birlikte cerrahi süresinin uzadığı komplike operasyonlar, mental retarde ve uyum güçlüğü bulunan bireyler, pediatrik hastalar gibi özellikli hasta grupları sedasyon – genel anestezi gereksinimi barındırabilir.

Genel anestezi ve sedasyon uygulamaları her zaman hastanın preoperatif değerlendirilmesi ve anestezi uzmanı tarafından prosedürün uygun şekilde planlanması ile başlar. İlgili branştaki uzman hekim prosedür öncesinde hastanın fiziksel durumu, mental durumu, geçmiş medikal hikayesi, gerekli uzman görüşleri, anestezi ile ilgili riskler ve hastaların anestezi hakkında eğitim ve bilgilendirilmesi gibi temel değerlendirmeleri yapar.

Bir hastanın preoperatif tıbbi değerlendirmesinin nihai amacı, cerrahinin yanı sıra anestezinin morbidite/mortalitesini azaltmak, ameliyathanedeki verimliliği artırmak, ameliyat öncesi ihtiyaçların preoperatif öngörülmesi yoluyla hasta güvenliğini sağlamak ve hasta ile uygun iletişim sağlamak ve ayrıca hastanın anksiyete ve korkusunu azaltarak hasta konforunu artırmaktır. Preoperatif değerlendirme aynı zamanda bilinçli sedasyon yahut genel anestezi kullanma tercihinde de önemli bir rol oynacaktır.

Anestezik tekniğin seçimi Cerrahi ve Anestezi Uzmanının ortak görüşüyle gerçekleştikten sonra uygun anestezik ajan ile anestezi gerçekleştirilir. Anestezik ajanlar temelde intravenöz (damar içi) ve inhalasyon (gaz – soluma) olmak üzere iki çeşittir. İntravenöz anestezikler daha hızlı etki gösterirken, damar yolu açmanın güç olduğu hastalarda anesteziye giriş safhası (indüksiyon) inhalasyon anestezikler ile gerçekleştirilebilmektedir. Anesteziye giriş safhası sonrasında, yine uygun anestezik ajanlar ile anestezinin idame safhasına geçilir ve cerrahi işlem bu safhada gerçekleştirilir. İdame safhası çoğunlukla damar içine verilen anestezik ajanlar ile sürdürülür. Anestezi ve cerrahi işlemin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için aynı zamanda “kas gevşetici” ajanların kullanılması gerekir.

Genel anestezi altındaki hasta, solunum ve hava yolunu idame edemeyecek durumdadır. Bu durumda hastanın entübe edilmesi gerekir. Entübasyon, endotrakeal tüp (ET) adı verilen bir tüpün ağız veya burundan geçirilerek hava yoluna yerleştirilmesi işlemidir. Bu tüp, daha sonra hastaya nefes vermek için havayı akciğerlere iten bir ventilatöre bağlanır.

Cerrahi prosedürün sonlanmasına yakın, kas gevşetici ajanların etkileri tersine çevirilerek uyanma safhasına geçilir. Verilen anesteezik ajanın etkisi de yine aynı şekilde tersine çevirilir. Hasta entübasyon durumundan spontan solunum durumuna geçirilmeye hazırlanır. Yeterli oksijen alımı kontrol edilir ve hava yoluna engel olabilecek sekresyon ve yabancı cisimler aspiratör ile temizlenir. Son olarak sözlü komutlar ile hastanın bilinç durumu kontrol edilerek hasta uyanma servisine nakledilir.


Kaynaklar

Braidy, H. F., Singh, P., & Ziccardi, V. B. (2011). Safety of deep sedation in an urban oral and maxillofacial surgery training program. Journal of oral and maxillofacial surgery, 69(8), 2112-2119.

Desjardins, P. J. (2000). Patient pain and anxiety: the medical and psychologic challenges facing oral and maxillofacial surgery. Journal of oral and maxillofacial surgery, 58(10), 1-3.

Fain, D. W., Ferguson, B. L., Indresano, A. T., Johnson Jr, J. D., Rafetto, L. K., Farrell, S., … & Egbert, M. A. (2017). The oral and maxillofacial surgery anesthesia team model. Journal of Oral and Maxillofacial Surgery, 75(6), 1097-1100.

Medline Plus. Endotracheal Intubation. Oct 11, 2018.

Textbook of Oral and Maxillofacial Surgery 4th Edition, Neelima Anil Malik.

Comments


bottom of page